Dünya’da en çok ülke tarafından en hızlı şekilde imzalanan antlaşma Kyoto Protokolü’dür.
Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası bir antlaşmadır. Bu protokolü imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salınımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa karbon ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz vermişlerdir.
Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini gerekli kılmaktadır. 1997’de imzalanan protokol, 2005’te yürürlüğe girebilmiştir. Çünkü, protokolün yürürlüğe girebilmesi için, onaylayan ülkelerin 1990’daki emisyonlarının (atmosfere saldıkları karbon miktarının) yeryüzündeki toplam emisyonun %55’ini bulması gerekmekteydi ve bu orana ancak 8 yılın sonunda Rusya’nın katılımıyla ulaşılabilmiştir.
Kyoto Protokolü şu anda yeryüzündeki 160 ülkeyi ve sera gazı salınımının %55’inden fazlasını kapsamaktadır.
Kyoto anlaşmasını hiçbir zaman onaylamayan ve 2017’de Paris Anlaşması’ndan (ABD ekonomisi üzerindeki sözde olumsuz etkisi nedeniyle) çekilen ABD, bu uluslararası organlarla işbirliği konusunda zayıf bir sicile sahiptir.
Öte yandan Çin; rüzgar, güneş ve elektrikli araçlara yaptığı yatırımlar için çok olumlu tepkiler aldı. Çin bu kategorilerin her birinde harcamalarda dünyaya öncülük ediyor.
Bununla birlikte, verilerin gösterdiği gibi, Çin, şimdiye kadar dünyanın en büyük karbondioksit yayıcısı haline geldi ve emisyonları son derece hızlandı. ABD karbon emisyonlarını azaltmada dünyaya öncülük ediyor.
2019 BP İstatiksel Dünya Enerji Görünümü raporuna göre, küresel yıllık karbondioksit emisyonları Kyoto Protokolünden bu yana %20 arttı. Asya Pasifik bölgesi karbondioksit emisyonlarının 2005’ten bu yana %50 arttığı, ABD ve AB emisyonlarının azaldığı görülmektedir.
Aşağıda, dünyanın en fazla karbon emisyonuna neden olan ülkeleri 2005 Kyoto Protokolünden bu yana yaşadıkları değişimle belirtilmektedir.
Ülke | 2018 CO2 Emisyonu (milyar metrik ton) | Global Pay | Kyoto Protokolü Sonrası Değişim |
Çin | 9,43 | 27,8% | 54,6% |
ABD | 5,15 | 15,2% | -12,1% |
Hindistan | 2,48 | 7,3% | 105,8% |
Rusya | 1,55 | 4,6% | 5,7% |
Japonya | 1,15 | 3,4% | -10,1% |
Almanya | 0,73 | 2,1% | -11,7% |
Güney Kore | 0,7 | 2,1% | -34,1% |
İran | 0,66 | 1,9% | 57,7% |
Suudi Arabistan | 0,57 | 1,7% | 59,9% |
Kanada | 0,55 | 1,6% | 1,6% |
İlk 3 yayıcı arasında, Çin ve Hindistan 2005 yılından bu yana büyük artışlar yaşamıştır. ABD, Almanya ve Japonya çift haneli düşüşler yaşamıştır.
Kömür tüketimindeki büyük değişiklikler, yukarıda bahsedilen ülkelerin çoğunun arkasındaki ana itici güçtür. Çin ve Hindistan kömür kullanımını büyük ölçüde artırırken, ABD ve Almanya kömür tüketiminde keskin düşüşler göstermiştir.
ABD ve Almanya’daki kilit etkenlerden biri, karbondioksit emisyonlarını sınırlamaya yönelik mevzuattır. Bu, her iki ülkede de yenilenebilir enerji kullanımındaki hızlı büyümenin artmasına yardımcı olmuş ve bu da kömür talebinin azalmasını sağlamıştır.
Ancak ABD’de, kömür tüketimini azaltmada daha da büyük bir sürücü, muazzam ucuz doğal gaz kaynakları yaratan kaya gazıdır. Son on yılda, ABD’de yenilenebilir enerji tüketimi 349 terawatt-saat (TWh) arttı. Aynı periyotta, doğal gazdan gelen güç 696 TWh arttı. Bu da yenilenebilir enerji katkısının neredeyse iki katı.
ABD, Kyoto Protokolünden bu yana karbondioksit emisyonlarını diğer ülkelerden daha fazla düşürürken, Çin emisyonları diğer ülkelerden daha fazla arttırdı.
Atmosfere salınan tarihsel karbondioksit için sorumluluk söz konusu olduğunda ABD’nin ülkeler arasında ilk sırada yer aldığı unutulmamalıdır. Bununla birlikte, Çin’in mevcut emisyonları ve eğilimleri göz önüne alındığında, ABD’yi atmosfere olan toplam CO2 katkısında on yıldan biraz fazla bir süre içinde geçecektir.
Çin’in kişi başına karbondioksit emisyonları ABD’dekinden çok daha düşüktür. 2018’de ABD’de yıllık emisyonlar kişi başına 16 metrik ton iken Çin’deki kişi başına emisyon 8 metrik ton idi. Bununla birlikte, 1980’den bu yana ABD’de kişi başına emisyon %20 düşerken, Çin’de beş kattan fazla artmıştır.
Dolayısıyla, ABD’nin atmosferdeki karbondioksit envanterindeki payı için sorumluluk taşıdığı açıktır. Ancak, Çin şimdi önümüzdeki üç ülkeden daha fazlasını yayıyor ve emisyonları artmaya devam ediyor. Bu nedenle Çin, karbondioksit emisyonlarını azaltmada en önemli ülke. Çin’in yaptığı ya da yapmadığı her şey, Paris Anlaşması’nın küresel karbondioksit emisyonunu dizginlenmedeki başarısını belirleyecektir.
0 Yorum